Şöminenin; insanoğlunun hayatta kalmak için doğayı keşfetmeye başlaması ve ateşin önemli bir ihtiyaç olduğunu anladığı zamandan itibaren kullanılmaya başlandığı öngörülmektedir. O dönemlerde adı “şömine” olarak anılmasa da, ateşi kontrol altında tutmanın önemli bir yaşam kaynağı olduğu anlaşılmaktadır. Yani aslına bakarsanız ateş; insanın ısınma, yeme, barınma, korunma vb. birçok ihtiyacı için yararlandığı en önemli unsurdur. Günümüzde de bu durum hala devam etmektedir.
Şömine sözcüğü dilimize Fransızcada baca anlamına gelen “cheminée” kelimesinden geçmiştir. Tarihi anlamda bakıldığında çoğu kaynak Fransız kültürünün bir eseri olarak görür. Ancak; İngiliz vatandaş Prens Ruppert’ın (II. Charles’ın yeğeni) şöminelerde hava akımı, yani baca sistemini geliştirmesiyle önemli bir iş çıkarmıştır (1678).
Bakıldığı zaman her kültür kendi yaşam biçimine göre ateşi belli bir alanda muhafaza ederek aslında şöminenin temellerini atmıştır. Anadolu’da ısınmak için yapılan oyuklar, pişirim için yapılan tandır vb. fırın/ocak vardır. Aslında bizim kültürümüzde bugünkü adıyla şömine önemli bir yer tutar. Çünkü bizde “ocak” kavramı aynı zamanda yuva demektir.
Not: Bu tür şeylerin mucidi neden hep batılı kardeşlerimiz oluyor anlam veremiyorum. Bizim ninelerimiz ekmeği güneş ışığında pişirmedi ya… 😊
Velhasıl kelam şömineyi biz bulmadık ancak sizin bulacağınız yer biziz…
Seçkin DELİCE / Mimar
Saytek Mühendislik